Risk Yönetimi mi? Kriz Yönetimi mi?

Yazar: Muhammed Satılmış | Danışman

Kriz ve risk yönetimi sıkça karıştırılan, bazen de aynı olduğu bilinen iki süreçtir. Risk yönetimi denilip kriz yönetiminden bahsedildiği veya tersi durumlar da söz konusudur.

Temelde kriz yönetiminde başarı, risk yönetiminin güçlü olmasına bağlıdır. Risk Yönetiminde değerlendirilen bazı riskler, günün birinde karşımıza çıktığında devreye Kriz Yönetimi girer.

Önce risk yönetimini ele alalım


Risk, bir kurumun paydaşlarına sağladığı değeri maksimize etmesini ve hedeflerini gerçekleştirmesini engelleyen herhangi bir olay veya durumdur.

Risk denildiğinde finansal risklerin anlaşılması da yaygın bir durumdur. Yukarıdaki tanımdan da anlaşılacağı gibi, bir şirketin faaliyet gösterdiği sahaya yurtdışından bir rakibin girmesi, kilit bir yöneticinin istifası veya uzun süre işinin başında olamayacak olması, bir gıda şirketi için ürünü tüketen bir müşterinin zehirlenmesi, şirketin teknolojik yenilikleri takip etmede yetersiz kalması, doğal afetler, döviz kurlarındaki aşırı yükseliş veya düşüş, çalışan aidiyetinin azalması gibi kurumun performansını etkileyebilecek pek çok konu Risk Yönetimi kapsamında değerlendirilir.

Riskler 4 ana başlıkta incelenir:

Risk yönetim sürecinde özetle, her bir riskin etki ve şiddeti değerlendirilir, bu değerlendirmeye bağlı olarak tüm riskler önceliklendirilir, her bir risk için alınacak aksiyonlar belirlenir, riskler ve aksiyonlar takip edilir ve acil durumlarda anlık veya periyodik olarak gözden geçirilir.

Risk yönetim sürecinde incelenen olaylar gerçekleştiğinde kuruma vereceği zarar sıfırlanamayabilir ancak etkin yönetilirse riskin etki ve şiddeti minimize edilebilir.

Risk yönetimi olası riskleri değerlendirmeye yönelik olduğundan ve henüz karşılaşılan bir risk ve bu riskten kaynaklanan problem söz konusu olmadığından, yatırım yapılmakta zorlanılan bir yönetim sürecidir.

Yangın ve deprem tatbikatlarını hatırlayın. Ortada herhangi bir yangın veya deprem yokken, bu olay gerçekleştiğinde hazırlıklı olmak ve ne yapılacağını öğrenmek ve yaşamak için bu tatbikatlar yapılır.

Risk Yönetimi ve Kriz Yönetimi bir elmanın iki yarısı gibidir. Birbirini tamamlayan yönetim süreçleridir.

Kriz yönetimine iki şekilde ihtiyaç duyarız:

İlki risk yönetim sürecinde üzerinde durulan risklerden herhangi biri gerçekleştiğinde olay kriz yönetimini başlatır. Örneğin tek fabrikada üretim yapan bir şirketin fabrikasında yangın çıkması ve üretimin tamamen durması halinde yapılacaklar kriz yönetiminin kapsamına girer. Bu olay risk yönetiminde yer alıyorsa kurumun daha önce aldığı aksiyonlar olumsuz olayın etkisini hızla azaltmaya yardımcı olur. Örneğin, şirket bir yangın ihtimaline karşı üretmekte olduğu ürünlerin başka firmalarda üretimi için önceden çalışmalar başlatmış, üretim süreçlerini tamamlamış, istediği anda üretimine bu firmalarda devam ettirmeye hazır olabilir ve kısa sürede üretimine ara vermeden devam edebilir.

Kriz yönetimine ihtiyaç duyacağımız ikinci durumsa, söz konusu olayın risk yönetimi kapsamında olmamasıdır. Kurumun tamamen hazırlıksız yakalanacağı bazı durumlarda büyük ve yıkıcı sürprizlerden bahsediyoruz. Örneğin kurumu yıpratan gerçek veya asılsız bir haberin sosyal medyada hızla yayılmasını kurum önceden değerlendirmemişse, acil ve plansız faaliyetlerle bu olay kriz yönetimi kapsamında ele alınır.

Şirketler yaşayabilecekleri olumsuzlukların etkilerini, olası tüm riskleri içeren Risk Yönetimi ve riskler gerçekleştiğinde devreye alacakları Kriz Yönetimi ile en aza indirebilir veya ortadan kaldırabilirler.

Bu anlayışa ulaşmış olan kurumlar her iki süreci de oluşturmakta, yatırım yapmakta ve canlı tutmaktadırlar.